*
Prizren hakkinda
PRIZREN:Prizren bugünkü 200.000 nüfusuyla Kosova’nin en önemli il ve kültür merkezlerinden birini olusturmaktadir. Eski ve yeni kültürlerin kaynasmasi ve çok sayida tarih ve kültür anitlarina sahip olan Prizren’in zengin tarihi çogu arastirmacilarin konusu olmus hakkinda binlerce sayfanin yazilmasina ve binlerce fotografin çekilmesine sebep olmustur. Bugün Pristine yönünden Prizren’e girerken, çok sayida cami ve onlarin sivri minareleri, iki katli, selamlikli ve bahçeli evleri, kaldirimli dar sokaklari, eski dükkânlari, hamamlari, tas çesmeleri, köprüleri ve eski kalesi göze batmaktadir. Bu özellikleriyle Prizren daha ziyade bir Anadolu kasabasini andirmaktadir. Bu bakimdan yüzyillara uzanan uygar ve zengin tarihimizin ve ecdadimizin bizlere emaneti olan dini, sosyal ve kültür eserlerinin en çogunu kapsayan, Balkan ve Rumeli kentlerinin basinda Prizren'in geldigi belgelerce kanitlanmistir. Zaten Prizren'de yasayanlarin günlük hayatlarinin da adeta bir parçasi olan bu eserler, kentin her kösesine damgasini vurmus, geçmisten günümüze Prizren'i, “Anitlar, Müzeler ve Sairler” kenti seviyesine mahzar etmistir. Kosova’nin güneyindeki Metohiya-Dukacin düzlügünde yer alan Prizren sehri, kuzeybati tarafinda zengin ovalariyla, güneydoguda Sar Dagina düsen Svilen tepesi yamaçlarinda, 412 metre deniz yüksekliginde yer almaktadir. Prizren’in bir bölümü Svilen ve Sar Dagin yamaçlarinda, diger bölümü de düzlükte oldugu için, o, daglik ve düzlük bir yerlesim yeri olarak tanimlanmaktadir. Yüzey bakimindan çok büyük degilse de Prizren’in iklimi çok çesitlidir. Düzlüklerde Akdeniz iklimi, daglik yerlerinde ise Alp iklimi sürmektedir. Kislari çok soguk, yazlari ise çok sicaktir. Tabi sulariyla çok zengin olan Prizren’in ortasindan soguk ve temiz suyuyla Sar Dagi eteklerinden kaynayan Bistriça deresi, çikisinda da Ak Drim nehri geçmektedir. Zamaninda oldugu gibi bugünde Balkanlarin merkez bölümünü Adriyatik Denizine baglayan Iskodra-Prizren yolu Prizren’den geçmektedir ve bu istikametteki yol en kisadir. Zamaninda Prizren için büyük önem tasiyan bu yol, Romalilar zamaninda “Via de Zenta”, Orta Çagda ise “Zeta Yolu” adiyla anilmaktadir. Bu yol o zamanlarda Arnavutluk’ta önemli bir deniz ticareti merkezini olusturan Leje kasabasindan baslayarak, Kosova’nin bütün kasabalarindan geçerek Nis’e kadar uzaniyordu ve burada Via Militaris-Istanbul yoluyla birlesirdi. O zamanlarda gibi, bu yol boyunca çok daha geçlerde de çok önemli mal ticaretinin gerçeklestigini tarih kaynaklarindan ögrenmis oluyoruz. Bugünkü adiyla ilk kez Prizren’den XI. asrin baslangicinda söz edilmektedir. Bu ad Prizren’in önemli bir ekonomi ve kültür merkezi oldugu evrede, Bizans Çari olan II. Vasilius'un 1019 tarihi beratinda yer almaktadir. Bizans devrinde bu kentin yukarisinda 3 Km uzakliginda Kiz Kalesi (Visegrad) ile Drvengrad - derebenciler kalesi (yol koruyuculari) gibi kaleler yapilmistir. Lakin bu dönemden önce Prizren adinin çesitli tarih dönemlerinde: Prizdriyan, Prizdriyana, Prizrendi, Porzerin, Perserin, Prizrin, Prezrin, Perserin vb. gibi geçtigi bilinmektedir . Osmanli kaynaklarinda da Prizren için degisik olarak birkaç adin geçtigini beyan ederken, Örnegin: Pür-zeyn, Perzerrin, Pürzen, Pürzerin, Zerrin gibi bütün bu adlarin anlaminda "Ziynet Dolu Sehir" anlaminin çiktigini da vurgulamak gerekir. Bazi arastirmacilar Prizren kökeninin daha eski oldugunu dile getirirken, birileri Theranda'yi bugünkü Suva Reka bölgesinde aramakla yetinirken, digerleri Prizren'in bulundugu yerde Eski Roma devrinde Roma istasyonlarindan birinin yer aldigini bildirmektedirler. Bu ise Prizren ve yöresinde geçip yitmis kültürlerin maddi kalintilari pek eski zamanlarda bile, insanin ilk medeniyete attigi adimlari evrede bu yörelerde yasadigini kanitlamaktadir. Çünkü bugüne kadar yapilan kazilarda, arkeoloji bölgeleri olarak tanimlanan Vlasna köyü yakinlarinda, Kale’de ve Suva Reka bölgelerinde, Milattan Önce III. yüzyildan çesitli esyalar ve diger kültür kalintilari bulunmustur. Bu bölgede önceleri Ilir boylarina mensup olan Dardanlar ve Keltlerin yasadiklarina dair arkeoloji kazilardan belirlenmistir. Aynica Roma egemenliginin maddi kalintilarina da bugün bu yörenin, Siroka, Nasets, Krusa, Rahovça, Vlasna, Reçane, Musutiste ve Popovlan köylerinde rastlanmaktadir. Üçüncü yüzyilda bile Prizren’de emegi geçmis ve tükenmis savasçilarin geldigi, onlara buralarda hayvan, tohum ve toprak verildigi, onlarin hayatlarinin son yillarini buralarda geçirdikleri de bilinmektedir. Romalilarin Kosova-Prizren yöresinde kendi yasama yerlerini ne zaman yapmaya basladiklari bilinmemesine ragmen, bunu II. yüzyilin ortalarinda gerçeklestirdikleri tahmin edilmektedir. Yani Roma döneminde burada ilk kent olarak Theranda'nin kurulduguna inanilmaktadir. VII. yüzyilin baslangicinda buralara Güney Slavlar iskân ederek buralari yurt edinmislerdir. Daha geçlerde buralardan Hun, Avar, Kuman ve Peçenek Türklerinin de gelip geçtigi ve yerlestigi bilinmektedir 479 yilinda Bati Roma Imparatorlugun düsmesiyle ve dogu Roma Imparatorlugunun (Bizans Imparatorlugunun) kurulmasiyla, Prizren yöresi Bizanslara düstü. Bu imparatorluk altinda bazi kisa kesintileriyle XIII. yüzyila dek kalmistir. XI. yüzyila kadar Prizren’de birçok hâkimiyet degismistir. Nitekim piskoposlugun kurulmasiyla Prizren Kral Mihaylo hâkimiyetine geçerek oglu Konstantin Bodin’e devredilmistir. 1073 yilinda meydana gelen Bulgar isyani sonucu Prizren yine Bizans hâkimiyetine girmistir. 1169 yilinda Pantina savasindan sonra, Sirbistan’a bagli olarak Stevan Nemanya hâkimiyeti altina geçmistir. Fakat 1190 yilinda meydana gelen savasi kaybettiginden dolayi Prizren ilkin Bizans’sin hâkimiyetine, 1204 yilinda da Bulgarlarin eline geçmistir. XIII. yüzyilin sonlarinda tamamiyla Orta Çag Sirp Devleti hâkimiyetine girmistir. XIII. yüzyillarin baslangicinda Orta Çag Sirp Devletinin güneye dogru ilerlemesiyle, Prizren o devletin merkez bölümünde kaldi ve onun önemli ekonomi, kültür ve siyasi merkezi oldu. XIV. yüzyilin baslangicinda, o zamanki kosulara göre Orta Çag Sirp Devletinin çok gelismis bir merkezi olmustur. Bu yüzden birçok arastirmacilar Prizren’e o zamanda "Balkanlarin Dubrovnik'i" adini da vermistir. Böyle gelismis ve zengin olan Prizren, her taraftan insanlari kendine çekmis, zaman zaman Sirp çarliginin baskenti görevini de görmüstür. Daha sonralari Prizren’de paranin basilmasi, onun gerçekten o dönemde ne kadar büyük ve önemli bir idari merkezi oldugu tarih kaynaklarindan anlasilmaktadir. Çar Dusan’in ölümünden sonra ilkin çocuklari ve diger Sirp despotlarin eline geçerek Prizren, yavas yavas XIV. yüzyilin ortalarinda gerilemeye ve ticaret kenti sanini yitirmeye baslamistir. O dönemde olagelen tedirginlikler bu yitirme sürecini daha da hizlandirmistir. Osmanlilarin Prizren’de 1455 yoksa 1459 yilinda mi hüküm sürmeye basladiklari tam olarak bilinmemektedir. Prizren, Nobirda’nin fethinden 20 gün sonra, yani 20 Haziran 1455 tarihinde Osmanlilarin eline geçmistir. Osmanli kaynaklarinda Prizren’in Osmanli idaresi altina 1459 yilinda düstügü tahmin edilmektedir. Çünkü o dönemde bu kaynaklarda Prizren “Ayaklanmaci bir kent” olarak anilirken, 1455–1459 yillari arasinda bu kentte kisa süren bir kurtulusun gerçeklestigini yansitmaktadir. Kalesi, Osmanlilarin Prizren’e Kosova Savasindan sonra geldikleri ve 1444 yilinin Agustos ayina kadar bu kentte hüküm sürdüklerini ileri sürerken bu yilda Segendin’de imzalanan baris anlasmasindan sonra Osmanlilarin Prizren’i ve daha bazi yöreleri Despot Curce Brankoviç’e teslim etme ihtimalinde oldugunu da vurgulamaktadir. Osmanli Devletinin gelisme ve ilerleme döneminin en ünlü hükümdari Fatih Sultan Mehmet Han kumandasi altinda bulunan Osmanli ordusu, ilkin Iskodra’yi müteakiben de Prizren'i 21 Haziran 1455 yilinda, Ahmet Bey Evrenoszade fethetmistir . Fakat o yildan önce de Gazi Evrenosbey komutasindaki akincilarin seferleri sonucunda uzun zaman araliklarla olsa bile, birkaç defa el degistirmis bulunan Prizren'in Türk karakteri daha o zamanda biçimlenmeye baslanmistir. Akinci kuvvetlerin kenti ele geçirmeleri sirasinda, Islâm dinini kabul edenlerin yani sira, akincilarla birlikte Prizren'e yerlesen Osmanlilarin da bu biçimlemede önemli rolleri olmustur. Bu biçimlemede Suzi Çelebinin yetisme tarihinin bu döneme rastlamasi, onun da bu kentin her yönüyle genisleme ve ilerlemesinde önemli katkisinin oldugunu söylemek gerekir. Osmanlilarin fethettikleri her önemli yörede dini ve ticari yasam için en gerekli kosulari hemen yaratma girisiminde bulunma gelenegine saygi göstererek, Prizren’de bir kaç dükkân yani sira, çatismalarin yürütüldügü yerde bugünkü Saglik evinin ardinda bir Namazgâh insa etmistir. Prizren halkinda Kirik Cami olarak bilinen bu Namazgâh’in uzun yillar bakimsiz yüzünden sadece kaidesi kalintilari mevcuttu . O dönemde Prizren’de insa edilen Namazgâh bu yörelerde ilk mimari eserini olusturuyordu. Prizren'in fethinden hemen sonra, Osmanlilar bütün askeri güçlerini Prizren kalesine yerlestirip, askerlerin dini ihtiyaçlarini gidermek amaciyla kalede de bir cami insa etmistir. Fetih sonrasi bir süre Kosova’da kalan Fatih Sultan Mehmet Han, bir seferinde Prizren’i de ziyaret etmistir. Ziyaret esnasinda Prizren’de en büyük kiliseyi olusturan Sveta Bogoroditsa Leviska Kilisesinde cuma namazi kildiktan sonra camiye tahvil ettigi bilinmektedir Öyle ki, Prizren'in fethinden kisa bir zaman sonra Prizren'de ilk Osmanli mimari eserleri olarak Namazgâh, Cuma-Atik ve Kale Camii insa edilmistir. Osmanlilarin eline geçtikten hemen sonra Prizren, Sancak yöresinin Yönetim Merkezi olmustur. Osmanli idaresi döneminde Prizren’e uygun idare birkaç kere degismistir. Prizren’in bu görevi hakkinda 5 Haziran 1570 yilinda yazilan ilk evrak Prizren Kanunnamesidir. Bu kanunnameye göre Prizren Sancaginda su 5 nahiye anilmaktadir: Prizren, Hoça, Serserne, Trgoviste ve Bihor. Haci Kalfa ise XVII. yüzyilda Prizren Sancaginda su 6 kadiligin bulundugunu bildirmektedir: Prizren, Suha Reka, Prizren Avazi, Forçova, Bihor ve Trgoviste. Bu yörede, genelde Arnavut kökenli olan Türk feodal yüksek görevlileri arasinda meydana gelen anlasmazliklar nedeniyle, Dukacin Sancaginin da ara sira Prizren yönetiminde kalmasina neden olmustur. XV. ve XVI. yüzyila ait Prizren hakkindaki bilgilerin çok kisitli olmasina ragmen, bazi deliller, Prizren’in kisa bir zaman içinde canlanmayi basardigini göstermektedir. Osmanli döneminde Prizren ile ilgili yazilan en eski evrak Suzi Çelebinin Vakifnamesidir. 1513 yilinda yazilan Vakifnamede, zanaatçilik, egitim ve dini yasamin kaydettigi gelisme yönündeki bazi bilgiler sayesinde, Prizren’in XVI. hasirin baslangicinda, kalkinmis durumda bir kasaba oldugu kanitlanmaktadir. Bu vakifnameden Suzi Çelebinin Prizren’de bir cami, köprü, mektep, kütüphane ve çesme insa ettigi anlasilmaktadir. Suzi Çelebinin kisiligi, Prizren’in ve hatta Balkan yarimadasinin büyük bir bölümünün kültürel ve politik tarihinin taninmasi yönünde çok önemli bir unsurdur. Prizren’de dogan Suzi Çelebinin yazmis oldugu 15.000 beyitli Gazavatnamesi’nde ünlü Osmanli Ordusu Komutani Gazi Ali Bey Mihaloglu’nun yürüttügü savaslari ve kahramanligini canlandirmistir.XV. yüzyilin ikinci yarisindan kalan malumatlar, Prizren’de yavas yavas Islam dininin yayginlasmasini yani sira ticaret, zanaatçilik ve kültür egitim yasamin daha da ilerledigini göstermektedir. Öyle ki o dönemde Prizren’de Kukli Mehmet Beyin, 116 dükkâni, 8 degirmeni, 3 kervansarayi ve diger vakiflari varmis. 1538 yilina ait Kukli Mehmet Beyin Vakifnamesi’nde onun Prizren’de 2 cami ve bir mahalle mescitti insa ettigi bildirilirken, ayni zamanda bu camilerde Türk Dili üzere dini egitim yapilan birer mektebin de çalistigini söylemek gerekir. XVI. hasirin ortalarinda Prizren’de Gazi Mehmet Pasa tarafindan kurulan ilk medrese de insa edilmistir. Gazi Mehmet Pasa bu dönemde kendi namina bir cami ve hamam da insa etmistir. Gazi Mehmet Pasanin bu iki mimari eseri bu yörelerde insa edilen bu tür mimari eserlerden en muhtesem ve en önemlilerini olusturmaktadir.XVI. asrin yarisinda Prizren'de esnaf, zanaat örgütleri kurulmaya baslamis. Ilkin tabak, demirci, saraç ve terzi, bundan sonra, tüfekçi ve kuyumcu esnaflari kurulmus. Bundan baska bu dönemde devlet adamlari ve önde gelen kisiler çok sayida mimari ve diger eserleri insa ederek, kasabanin gelismesini saglamislardir. Böylece Prizren kentlesme açisindan her yönüyle gelismeye baslamistir. O dönemlerde zanaatçilik çok gelismis bir durumda oldugu için, Prizren tüccarlarinin bütün Rumeli ve Anadolu tüccarlariyla da isbirligi yaptigi bilinmektedir. Osmanlilarin "Sairler Yuvasi" olarak bildirdikleri Prizren'de bugün bile adlari anilan taninmis sair ve kisiler yasamis, burada dogmus ya da burada ölmüstür. Örnegin: Suzi Çelebiden baska, kardesi Nehari, Sucudi, Asik Çelebi, Sa'yi, Sem-i, Behari, daha geçlerde Mehmet Tahir, Haci Ömer Lütfü vb. Osmanlilarin XV. yüzyilda bu topraklara gelmeleriyle, buralarda bilhassa ilk yillarda Osmanli kültürünün de etkisi görülmeye ve hissedilmeye baslamistir. Daha geçlerde bu etkinin bilhassa Prizren'de egemen olmasi nedeniyle, Osmanli medeniyetinin yayilmasinda ve korunmasinda Prizren'in de çok önemli rol oynadigi bir gerçektir. XVII. yüzyilin baslangicinda Prizren, Balkan yarimadasinin en büyük kasabalarindan birini olusturuyormus. 1623–1624 yillari arasinda Prizren’de 12.000 Müslüman, 200 Katolik ve 600 kadar Sirp yasiyormus. 1689–1690 yillarinda baslayan Osmanli-Avusturya savaslari döneminde meydana gelen trajik olaylara kadar, Prizren’in büyük ve gelismis bir ticaret kasabasi da oldugu bilinmektedir. Uzun dönem hüküm süren sakin durum ve her yanli kalkinma, nüfus sayisinin artmasina da neden olmustur. Öyle ki, kaynaklar 1655 yilinda Prizren’de 12.000 civarinda hanenin mevcudiyetini bildirmektedir. O dönemde çok çesit mallar yani sira Prizren’de hayvan ve hayvan ürünleri ticareti özellikle yün ve deri ticareti (tabakçilik) gelismistir. Bu ürünlerden çogu Belgrat’a hatta Almanya’da bile ihraç edilirdi. Prizren’de çok sayida zanaatçilarin yaptiklari kaliteli ürünler itibariyla, özellikle silah üretiminde tüfek ve kiliç çok taninmisti. Ki bu sayede Prizren’in bütün Osmanli Devletinde ün kazanmasina neden olmustur.Osmanli-Avusturya savasi öncesi dönemlerde Prizren’de esnaf-zanaat örgütleri kurulmaya basladi. Ilkin tabak, demirci, saraç ve terzi, bundan sonra da mutavci, tüfekçi, biçakçi ve kuyumcu esnaflari kuruldu. Osmanli-Avusturya savaslari Prizren ve bu yörelerde yasayan halklara büyük zararlar getirmistir. Üsküb’ü yaktiktan sonra General Pikolomini 6 Kasim 1689 yilinda Prizren’i de ele geçirmistir. Biraz sonra Prizren, Sirp ve Avusturyalilarin isbirligi merkezi durumuna getirildi. Bu kentte Pikolomini, Patrik Arseniye Çirnoyeviç ile görüsüp halk ayaklanmasi hakkinda kurulacak isbirligi ve örgütleme için bir anlasma yaptilar. Bu anlasmayla Prizren’de Ortodoks ahalisinin ve dini adamlarinin Avusturya kralinin himayesi altina ve kralin taraftarlari olmalari kararlastirilmisti. Lakin o dönemde Avusturyalilar arasinda yayginlasmis olan korkunç veba hastaligi da almis yürümüstü. General Pikolomini de anlasmalar döneminde bu hastaliga yakalanmisti. Sirp patriginden sözlesme izni aldiktan kisa bir zaman sonra Pikolomini Prizren’de öldü ve Bogoroditsa Kilisesinde gömülmüstür.Onun ölümünden hemen sonra Avusturyalilar ve Sirplar arasindaki isbirligi Holstayn’in yanlis yaptigi kimi olumsuz hareketlerden dolayi bozuldu. Böylece Lumali Sirplari, Avusturyalilarla çatismaya baslayip, hatta Osmanlilarin tarafini bile tutmaya basladilar. Bundan çok geçmeden Avusturyalilar, Kaçanik’te de büyük yenilgiye ugradilar. Osmanli idaresinden korkan Sirplar orta kista kimi din adamlariyla birlikte Prizren ve Ipegi terk ettiler. Genel bir savas kargasasi içinde Prizren o günlerde çok büyük hasarlara ugramis o dönemde çok sayida Osmanli mimari eserleri yikilmistir ve yok olmustur. XVIII. yüzyilin ilk yarisinda bir kaç defa Avusturya askerleri saldirilarinin tekrarlanmasi, Osmanli Arnavut pasa ve beylerin feodal anlasmazliklari, Prizren’i birkaç defa viranliga mahkûm birakmis, bir zanaat merkezi olarak da yillarca zoraki sürüp-yasamistir.Prizren yöresinde Sirp ahalisi, Osmanlilara karsi yapmis olduklari yanlis veya kötü hareketler ve Avusturyalilarla yapmis olduklari isbirligi sebebinden, meydana gelecek olan zor durumlari göz önünde bulundurarak, 1737 yilinda daha yogun bir sekilde buradan göç etmistir. Ayni zamanda Arnavut göçmenlerinin bu yörelere gelmesiyle ve Islam dininin hizli bir sekilde yayilmasiyla, Prizren’in etnik strüktürünün de XVII. ve XVIII. asirda degistigini söylemek gerekir. Sözü geçen dönemde Islam dinin hizli bir sekilde yayginlasmasi, sadece Prizren ve çevresinde degil daha genis bir alani da kapsamaya baslamistir.Prizren’de beraber yasamakta olan Arnavut, Türk, Sirp, Sinsar ve digerleri, olumlu kosullarin saglandigi dönemlerde, toplu halde büyük girisimlerde bulunarak Prizren’in o dönemde önemli iktisadi ve kültürel faaliyetlerinde bulunmasina neden olmustur. O dönemlerde Prizren’de her zaman karsilikli, toleranslik, isbirligi ve dostluk ruhuna önem verilmis ve bu nitelik Prizren kentinde de geleneksel kültür özelligini almistir. XVIII. yüzyilin sonlarindan Prizren’in gelismesinde yeni bir dönem baslamistir. Söz konusu dönem iyi bir ölçüde, Rotla ailesinin iktidarina baglanmaktadir. Rotlalar önemli bir feodal kabile olarak daha XVI. yüzyilda belirmistir. Daha sonra Prizren ve Podgoritsa hasinda hükmü ele geçirmistir. Rotla kabilesinin basinda Sinan Pasanin bulundugu bilinmektedir. Ondan sonra bu ailenin kimi üyeleri de Prizren ve çevresindeki durumun düzene koyulmasi için büyük katkilar sunmuslardir ve bu kentin XVII. ve XIX. yüzyillarinda kalkinmasi için büyük emek vermislerdir. Bir dönem Prizren’de Sali Pasa da hükmetmis, ancak Rotlalar onlari 1794 yilinda buradan kovarak tüm Prizren yöresinde hâkimiyeti ele geçirmistirler. Rotlalar Osmanli Sultanina 1831 yilina kadar sadik kalmislardir. Lakin ayni yilda Mahmut Pasa Rotla, Hüseyin Gradasevç’in yönetimi altindaki Bosna ayaklanmacilarina katilip, Osmanli Ordusunun yenilmesine neden olmustur, ancak bu yüzden daha sonra tutuklanarak Osmanlilar tarafindan öldürülmüstür. Rotla iktidarinda bulunan çok sayidaki Prizren pasalari ve mutasarriflari, her bakimindan burada yasayan halklara toleranslik ve hosgörülü davranislariyla taninmislardir. Rotla pasalarindan özellikle de Saffet Pasanin ve Hüsnü Pasanin Prizren’in ekonomi ve kültürel kalkinmasinda büyük paylari geçmistir. Saffet Pasa 1871–1875 yillarinda, yarisi Türkçe ve diger yarisi da Sirpça olmak üzere “Prizren” adi altinda vilayet gazetesini yayinlamistir. XVIII. yüzyilin ikinci yarisinda özellikle XIX. yüzyilda, her yanli ve güçlü kalkinma itibariyla Prizren en yüksek gelisme seviyesine ulasmistir, aynica yönetici görevinin yöresel ufku da genislenmistir. Kostiç’e göre Prizren, Mahmut Pasa yönetimi altinda eyalet merkezi olmustur. Bu ise Osmanli Devleti yönetim yöresel birimlerinin listesinde en yüksek basamaga ulasmak demektir. Bu unvani Prizren 1831 yilinda kaybetmistir. O yil Mahmut Pasa, Sultan Mahmut II. tarafindan uygulanan reformlara karsi gelen Kosova isyancilarina katilarak, Prizren’in ün kazanmamasina neden olmustur. Söz konusu reformlarla kapsanan en önemli unsur da eyaletlerin, vilayetlere dönüsmesi öngörülmüstü. Üsküp Vilayetinin kurulmasiyla 1843 yilinda Prizren Sancagi, onun yapisina girmistir. Prizren, 1868 yilinda Prizren Vilayeti merkezi olmustur. Prizren bu önemli rolünü 1865 yilinda Osmanli Devleti tarafindan kabul edilen yeni kanun sayesinde kazanmistir . Bu durumla ona Elbasan, Mate, Debre, Luma ve Gusinye yöreleri, Ipek yöresi, Metohiya, Kosova, Üsküp, Kalkandelen, Gostivar ve dogu Makedonya’nin büyük bir bölümü, kuzeyde ise Ivranye, Leskovça, Nis, Prokuplye ve Kursumliya‘ya kadar uzanan büyük yöreler de teslim edilmistir. Bununla Prizren Vilayeti 4 sancagi: Prizren, Üsküp, Nis ve Debre’yi kapsiyordu ve Rumeli’nin en büyük vilayeti olmustur. Prizren Vilayeti’nin kurulmasinda asil sebebinin ne oldugunu ve neden Prizren’in merkez seçildigi konusuna dair bugüne kadar kesin bir yazili kaynaga rastlanmamistir. Çünkü bugüne kadar Prizren Vilayeti hakkinda çok az sayida yazili evrak mevcuttur. O dönemde meydana gelen isyanlarin son bulmasi, Arnavut halkinin silahsizlanmasi, vergilerin sirali toplanmasi ve Arnavutlarin sirali askerlik görevlerinin yapmalari için Prizren Vilayeti’nin kurulmasi için en önemli nedenlerdi. Buna yani sira isyanlarin büyük bir bölümünün Prizren’de meydana geldigi için vilayet merkezi olarak da Prizren’in seçilmesi uygundu. Çünkü bu önlemleri diger yörelerde basariyla gerçeklestirmek için ilk önce zaruri olarak merkezden baslanmasinin büyük önemi vardi. 1878 yilinda Berlin Baris Antlasmasindan sonra, Prizren’den Vilayet merkezi idaresi, Pristine’ye tasinmistir. O dönemde Prizren Sancagi’na 5 kaza düsüyordu: Prizren, Rahovça, Kalkandelen, Gostivar ve Luma. Osmanli hâkimiyeti döneminin sonlarinda devlete ki anarsi olaylarini ve yerel yöneticilerinin bölücü amaçlarini imha etmek için, Osmanli idaresinin kuvvetsiz kalmasi, Prizren’in yönetim görevi anlamini temelden yikmistir. XIX. yüzyilin sonlarinda Prizren’in nüfusu en yogundu. Öyle ki 1874 yilina ait Kosova Vilayeti Salnamesi’ne göre o dönemde Prizren’de 43.922 nüfus yasamaktaydi. Bu sayidan 35.622’si Müslüman olurken, 8300’ü de Hiristiyan’di. Oysa 1876 yilin ait Kosova Vilayeti Salnamesi’ne göre Prizren’in nüfusu 39.952’ye inmisti. Bundan 30.716 Müslüman, 7.458‘i Hiristiyan (Ortodoks-Katolik) ve 1.778’i Sinsar’di. XIX. yüzyilin son yillarinda nüfus sayisinda hizli bir sekilde düsüs kaydetmistir. Bu düsüsün sebeplerini, anarsi olaylarinda, Iskodra ile ticaretin kestirilmesinde ve Arnavut halkinin Osmanlilara karsi yürütmüs olduklari eylemlerin sonuçlarinda aramaliyiz. 1910 yilinda yapilan nüfus sayimlarina göre Prizren’de 30.385 kisiden olusan 4.497 ailenin mevcudiyeti ileri sürülmektedir. 3.200 Müslüman ailesi veya 23.800 kisi, 870 Sirp ailesi veya 4.350 kisi, 190 Latin-Katolik ailesi veya 950 kisi, 145 Yunan-Vlah ailesi veya 725 kisi ve 92 Rom ailesi veya 460 kisi. Vilayet merkezi olarak Prizren’de bulunan kalede devamli olarak Osmanli askeri bulunuyormus. Prizren’de vilayet askeri güçlerin normal kosullar altinda sahip olduklari 2.818 piyade ve 836 süvari askeri varmis. Böylece Prizren kislasi asker sayisiyla Nis, Üsküp ve Debre kislalarindan çok daha büyükmüs. 1291/1874 yilina ait Prizren Vilayeti Salnamesi’ne göre, Prizren Sancagina 7 kaza düsüyordu: Prizren, Yakova, Ipek, Pristine, Gilan, Viçitirin, Kalkandelen, Gusiye ve Luma. Ayni salnameye göre o zamanda Prizren’de: digerleri arasinda 120 metre yükseklikte bir kale ve burada ki kislada Sultan Ordusunun II. Alayinin II. Taburu konuslanmistir. Onun yaninda daha yükseklikte olan “Kiz Kalesi” ve “Kara Potok” yaninda da eskiden kalan “Alaca Magaza” adinda bir takim kalintilar mevcuttur. O zamanda Prizren 22 mahalleden olusmaktaydi. Sehirde 563 dükkân, 13 han, 2 hamam, 25 cami ki bunlardan 23’ü minarelidir. 100 kitaplik bir kütüphane, 8 tekke, 15 türbe, 4 kilise, 9 köprü, 125 degirmen ve 150 çesme bulunmaktaydi. XIX. yüzyilin sonlarinda Prizren’de 27 cami ve 23 mahalle bulunuyormus: Gazi Mehmet Pasa Camii, Sinan Pasa Camii, Emin Pasa Camii, Suzi Camii, Kukli Mehmet Bey Camii, Ilyas Kuka Camii, Müderris Ali Efendi Camii, Maksut Pasa Camii, Terzi Memi Camii, Mahmut Pasa Camii, Haci Kasim Mahallesi’ndeki Kukli Mehmet Bey Camii, Katip Sinan Camii, Mevlâna Cafer Efendi Camii, Çuhaci Mahmut Camii, Seydi Bey Camii, Tercüman Iskender Camii, Haci Ramadan Camii, Ahmet Bey Camii, Seydi Bey (Kurila) Camii, Kirik Cami, Mustafa Pasa Camii, Beyzade Mehmet Bey Camii, Yakup Bey Evrenoszade Camii, Mahmut Pasa (Kale) Camii, Budak Hoca Camii, Mahmut Pasa (Bülbüldere) Camii, Cuma-Atik Camii. Belgelerde 1690 yilindan önce Prizren’de mevcut olan bütün eski mahalle adlarinin unutuldugu bildirilmektedir. 1910 yilina ait bir belgede ise, Prizren’de su mahalleler bulunuyormus: Kurila Mahallesi, Dragoman - Levisa Mahallesi, Kâtip Sinan Mahallesi, Çingene Mahallesi, Yeni Mahalle, Cuma Cami Mahallesi, Lakuriç Mahallesi, Çuhaci Mahmut Mahallesi, Ahmet Bey Mahallesi, Haci Ramadan (Kör Aga) Mahallesi, Gazi Mehmet Pasa (Bayrakli) Mahallesi, Yukari Tabakhane Mahallesi, Asagi Tabakhane Mahallesi, Maksut Pasa (Maras) Mahallesi, Varos Mahallesi, Panteliya Mahallesi, Sinan Pasa Mahallesi, Sadirvan Mahallesi, Seydi Bey Mahallesi, Müderris Ali Efendi Mahallesi, Suzi Mahallesi, Beyzade Mahallesi, Islahana Mahallesi, Hoça Mahallesi, Çingene Mahallesi, Haci Kasim Mahallesi, Trosan Mahallesi, Muhacir Mahallesi ve Saraçane Mahallesi. Osmanli Devletinin Avrupa bölümünde en büyük zanaat merkezi olarak malum Prizren’de XIX. asirda birkaç önemli çarsi varmis. En büyük çarsilari: Arasta ve Sadirvan çarsilariymis. Arasta Çarsisi zanaatlar türüne göre: saraçlar, biçakçilar, kazancilar vb. gibi çarsilara da ayriliyormus. Özellikle Kapali Çarsisi çok ilginçmis ve zenginmis. Bu çarsi kent merkezindeki Arasta Köprüsünden Arasta Camiine kadar uzaniyormus. Sadirvan Çarsisinda genelde su ince zanaatlar yer aliyormus: kuyumcular tüfekçiler ve ahsap süslemelerini yapan zanaatçilar (marangozlar). Bundan baska bu çarsida tellâl dükkânlari, eskiciler ve asçilar da bulunuyormus. E. Dukaçin’e göre o zamanda Prizren’de 124 farkli zanaat türü ve çarsiya bagli olan daha 8 meslek türü mevcutmus. Aynica o dönemde Prizren silah yapimi ile de çok ünlü bir merkez olarak taninmistir. XIX. yüzyilin 80’li yillarinda Prizren’in fizyonomisi hakkinda iktisadi yasam, aleni insaatlar, çarsilar, belediye kosullari ve kimi diger özelliklerinin ne durumda oldugunu en iyi bir biçimde yukarida bildirdigimiz gibi 1291/1874 yilina ait Prizren Salnamesinde verilen bilgiler kanitlamaktadir. Sehrin her evinden akaklar geçermis. Hiçbir ev avlusu bir evlekten daha küçük degilmis. Bazi avlular ise 2–3 dönümden daha büyükmüs ve her ev bahçesinde türlü türlü meyve agaçlari bulunuyormus. Sehir ve sehir etrafindaki karyelerde de çesitli ekinler mevcutmus. Prizren’in güney-dogu ve batisinda yer alan baglarda her çesit meyve agaçlari ekiliymis. Prizren ve civarinda bahçivancilik da gelismisti. Bundan baska Prizren’in hemen hemen her evinde en azindan bir bas hayvan da bulunuyormus. XIX. yüzyilin ikinci yarisinda Prizren’de kültür egitim yasami da ilerlemisti. O dönemde vakiflarin girisimi üzere Türk, Arnavut, Sirp ve Italyan dilleri üzere ögrenimin sürdürüldügü ve birkaç okulun açildigi da bilinmektedir. Prizren’de egitim yasaminin gelismesinde dini adamlarin ve zengin tüccarlarin rolü çok büyükmüs. Türk dili üzere mekteplerin daha ilk camilerle beraber belirdigini yukarida sözünü ettigimiz 1513 yilina ait Suzi Vakifnamesinden ögreniyoruz. Buna benzer mektepleri daha sonra Kukli Mehmet Bey, Gazi Mehmet Pasa, Müderris Ali Efendi, Mahmut Pasa gibi ünlü kisiler ve zenginler de kurmus ve finanse etmislerdir. Öyle ki ilk medreseyi (ortaokulu) XVI. yüzyilin ortasinda Gazi Mehmet Pasa kurmustur. XIX. Yüzyilin ikinci yarisinda Prizren’de su medreseler mevcuttu: Gazi Mehmet Pasa Medresesi, Emin Pasa Medresesi, Sinan Pasa Medresesi, Mahmut Pasa Medresesi. Bundan baska bu dönemde Prizren’de 21 iptidai mektebi varmis. En önemlileri ise sunlardi: Birinci Iptidai Mektebi, Rahlin Iptidai Mektebi, Terzi Mahallesi Iptidai Mektebi, Kâtip Sinan Iptidai Mektebi vb. 1893 yilinda Prizren’de kaydini yapan 93 ögrenci ve 5 ögretmen ile bir Rüstiye de çalismaktaydi. O dönemde Prizren’in kültür yazin ve sanat yasami da çok zengindi. Önceki dönemlerden kalan önemli geleneklere sahip olan Prizren XVIII. ve XIX. yüzyilda çok sayida sanatçilari bir araya toplamis ve yerel çerçevesini asarak Rumeli’de en güçlü sanat merkezlerinden biri olmustur. Siir yaraticiligi alaninda özellikle Arapça ve Türkçe dilleri üzere el yazma ile seçme kitaplarini yazan ünlü Prizrenli sair Haci Ömer Lütfü ad yapmistir. Bunlar yani sira XIX. yüzyilin ikinci yarisinda Prizren aynica bagimsizlik devrimci hareketlerin merkezi de olmustur. 10 Haziran 1878 yilinda Prizren’de Mehmet Pasa Medresesinde “Prizren Birligi” nami altinda taninmis Arnavut Birliginin toplantisi da düzenlenmistir. Öyle ki Osmanli idaresinin son döneminde Prizren çalkantili ve önemli tarihi olaylar içinde bulunmustur. 1896 yilinda digerleri arasinda Prizren’de: 1 kale, 1 eski saray, dört taburluk 1 kisla, 1 askeri hastane, 1 telgrafhane, 25 cami, 1 mescit, 4 medrese, 1 kütüphane, 1 rüstiye mektebi, 2 hamam, 4 iptidai mektebi, 3 kilisesi, iki saat kulesi, büyük çarsisi, 1389 dükkâni, çok sayida kerhane, birçok tabakhane, çarsi ortasinda 1 sadirvan, karakol haneler, 1 belediye dairesi, büyük bir devlet hani, 2 kiraathanesi, 38 belediye dükkâni, 1 gaz hanesi, 1200 metre lagim, 1 kiz kulesi, Bistriçe adinda 1 deresi, bu dere üzerinde biri tas digerleri ahsap olmak üzere 9 köprü, 15 degirmen, 130 çesme bulunmaktaydi. 1900/01 yilina ait salnamede de ayni bu eserler gösterilmektedir. Balkan savaslari döneminde Sirp Ordusu 31. Ekim 1912 yilinda Prizren’i ele geçirmistir. Sirbistan Kralligi yapisina katilirken, Prizren’de, politik ve toplumsal-ekonomik iliskilerinde büyük degismelere neden olmustur. Ekonomik memnuniyetsizlikler nedeniyle XIX. asrin sonlarinda göze çarpan nüfusun yavas yavas azalmasi ve Prizren Müslümanlarinin büyük bir sayisinin Türkiye’ye göç etmesiyle, bu göç 1912 yilinda ve daha sonraki yillarda daha da yogunluk kazanmistir ve genellikle Müslüman zenginlerinde daha da belirgindi. Öyle ki 1910 yilinda nüfus sayisi 21.244 olurken, 1913 yilinda bu sayi 18.174’de inmistir. Prizren I. Dünya Savasin baslamasina kadar önemli toplumsal ve demografi degismelerle karsilasmistir. Bu dönemde feodal iliskileri kaldirilarak mal-para iliskileri belirmistir. Bu yönde Prizren ne kadar gelismisse de hiçbir zaman eski seviyesine ulasamamistir. 1915–1918 yillari arasinda Bulgar istilasi döneminde Prizren’de çok sayida insan ve büyük bir ölçüde maddi kaybi olmustur. Çogu belgelerde bu istila döneminde diger kentlere kiyasen Prizren’in en çok zarar gördügü bildirilmektedir. Bulgar istilasi Prizren’in zengin tarihinin en kara sayfalarindan birini olusturmaktadir. Bu dönemde Prizren’de çok sayida önemli yazili ve diger eser de çalinip yok edilmistir. 1918 yilinda Bulgaristan ve Macar egemenligi sona varinca, Prizren yeni kurulan Sirp Hirvat ve Sloven kralligina baglanmistir. Bununla Sirplarin toplumsal siyasal durumu düzeldikçe, Arnavutlar ve Türkler ise yine bir ulusal haksizlik durumla karsi karsiya gelmistir.Iki savas arasindaki (1918–1941) dönemde birkaç yönetimin degistigi Prizren, yine önemli bir sehir olarak kalmistir ama eski seviyesini ve ününü koruyamamistir. SHS Kralliginin 1921 yilinda getirmis oldugu anayasa geregince Pristine merkez olmak üzere Kosova Bölgesi kuruldu, Prizren ise bir il olarak, Ilçe ve belediye merkezi olmustur. Yönetimde bulunanlar kendi menfaatlerini korumak amaciyla yapilan çesitli yolsuzluklar nedeniyle Prizren’de hiçbir ilerleme saglanamamistir. Aksine, yapilan yolsuzluklar ve hiçbir endüstri objenin olmayisi Prizren’i Eski Yugoslavya’nin en geri kalan sehirleri seviyesine getirmistir. Bu dönemde ekonomi yolsuzluklari yüzünden bilhassa I. Cihan harbinden sonra da zanaat ve ticaretle zengin olan Prizren’de çogu zanaatçi ve tüccarlarin bilhassa Arnavut ve Türk asilli olan tüccar, zanaat ve esnafin batmasina neden olmustur. Bu dönemde insa edilen en önemli endüstri objeleri olarak 8 Kasim 1929 yilinda Bistriça nehrinde 160 KA kuvvetinde hidroelektrik santralinin faaliyete geçmesiyle sehirde endüstride canlilik artmaya baslamistir. Akabinde buz fabrikasi, Bistriça deresinde elektrik motorlu degirmen, kiremit fabrikasi, ototransport sirketleri, bes büyük manifatura ve tekstil, Prizren Bankasi, Prizren Kooperatif Bankasi, 18 yatakli “Kruna Oteli” gibi kuruluslar kurulmustur. Bunlarla birlikte küçük esnaf, asçi ve pastaci dükkânlari, kahveler ile ziraat ve hayvancilikta gelismeye basladi. 1929 yilina kadar Prizren bölgesinden yilda 100 vagon bugday, 150 vagon yulaf ve 50 ila 100 vagon arpacik ile büyük miktarda misir ve sebze ihraç ediliyordu. 1933 yilinda 424 zanaatçisiyla Prizren, hala Kosova'nin en büyük zanaat merkezini teskil ediyordu, 500 zanaat dükkânindan 20 si tabakhane dükkâniydi, Bistriça deresinde ise 100 kadar deri fiçisi dönüyordu. Bu dönemde Türklere ve Arnavutlara iliskin yapilan yanlis siyaset yöntemi yasamin her alaninda yanki uyandirmistir. Bu yüzden bu baski ve yolsuzluklar nedeniyle zengin ve önemli Türk ve Arnavut ailelerinin büyük bir bölümü yine Türkiye’ye göç etmistir. Bu dönemden baslayan ve daha sonraki dönemlerde de devam eden göç bugün Kosova’nin diger sehirlerinde gibi Prizren’de de Türk sayisinin azalmasina neden olmustur. Iki dünya savasi döneminde Prizren okullarinda dersler Sirpça ve Türkçe olarak gerçeklesmistir. Dini karakterini tasiyan Türkçe dersler mektep ve medreselerde gerçeklesiyordu ve bu durum II. Dünya Savasin baslamasina kadar devam etmistir. Ondan sonra Kosova’da tüm mektep ve medreseler kapatilmistir, sadece Gazi Mehmet Pasa Medresesi çalismalarina devam etmistir. Sirpça dersler ise 1934 yilinda yeni açilan lisede ve diger mekteplerde gerçeklesmeye baslamistir. II. Dünya Savasi esnasinda Prizren 1943 yilina kadar Italya isgali altinda bulunmustur. O dönemlerde Prizren’de sosyalist devrimin isaretleri belirmeye ve gelismeye baslamistir ve bu durum II. Dünya Savasin sonuna kadar devam etmistir. Bu etkinliklerde o dönemki Prizren gençlerinin büyük rolü olmustur. II. Dünya Savasin sona ermesinden Prizren 1947 yilina kadar Kosova bölgesinin merkezi idi. Ondan sonra ise merkez Pristine’ye tasinmistir. Savas sonrasi Prizren’in ekonomi, kültür ve kentlesme açisindan gelismesi birkaç etaba ayrilmaktadir. Savas sonrasi çok geri kalmis Kosova’da, ekonomi-endüstri-madenciligin gelismesi için, 1947–1955 yillarina kadar bütün yatirimlar bu alanlar için yönlendirilmistir. Bu gelismelerle Metohiya-Dukacin bölgesi kasabalari ve Prizren’de de dâhil kapsanmamistir. Bu dönemde Prizren geri kalmis, sadece zanaatçiligi gelistiren, endüstri ve endüstri islerine sahip olmayan, pek az tarim üretimleri üreten, alt yapisi gelismis bir sehir idi. Altmisli yillarda Prizren’in ekonomi bakimindan gelismesi, endüstri açisindan bir zanaatçilik gelenegine göre gerçeklesmeye baslamistir. Ilk önce ayakkabicilar 1947 yilinda “Komuna” ayakkabi fabrikasini kurdular. Ayni yilda kuyumcular da “Filigran” is örgütünü kurdular. 1948 yilinda “Famipa” metal isletme fabrikasi. Tekstil yönünde ise 1958 yilinda “Printeks” fabrikasi, 1963 yilinda “Farmakos” ilaç fabrikasi, Daha sonra “Progres-Eksport” besin ve tarim endüstri sirketi, ziynet esyasi üretimi yapan “Filigran” fabrikasi, ulasim sektöründe “Kosova-Trans”, basin yayin sektöründe “Ramiz Sadiku”, perakende ticaret satis magaza ve dükkânlarindan olusan “Liria” sirketi, metal üretiminde “Metalats”, turizm sektöründe 170 yatakli “Theranda” Oteli, Landovisa'daki 70 yatakli “Vlazirimi” Oteli vb gibi kuruluslar hizmet vermeye basladi. Bu dönemde Prizren’in egitim ve kültür alaninda da gelismesi için büyük çabalar sarf edilmistir ve 1951 yilinda Türklerin de resmen sahneye çikmalari dolayisiyla Türkçe, Arnavutça ve Sirpça dillerinde ilk ve ortaokullarin açilmasina gidilmistir. Iki savas arasi dönemde nüfus sayisinin azaldigi görünürken, savas sonrasi nüfus sayisinin çogaldigina tanik oluyoruz. 1931 yilinda Prizren’de sadece 16.358 kisi yasiyordu. ( 1921 yilina 56, 1910 yilina kiyasen 4886 kisi daha az). 1948 yilinda 20.540, 1953 yilinda 22.997, 1961 yilinda 28.062, 1971 yilinda 41.681, 1981 yilinda 61.801 nüfus yasamaktaydi. 1991 yilinda yapilan son sayimlara göre Prizren’de 91.956 kisi yasamaktadir. Yapilan kimi arastirmalara göre 2001 yilinda Prizren’de nüfusun 140.000’e bugün ise 160.000 ulastigina inanilmaktadir. 1953–1961 yillari arasinda Prizren’den çok sayida Türk ailelerinin Türkiye’ye göç ettigi durumu göze batmaktadir. Bu göçle çok sayida Arnavut ailelerinin de kapsandigi bilinmektedir. Bu dönemde Prizren’in kentlesme açisindan ilerlemesi yönünde çesitli görüs farkliliklara yol açmistir. Birileri Prizren’in önemli bir tarih kenti olarak bütün özelliklerinin korunmasi görüsünde olurken, digerleri kentin tamamiyla yeni bir kimlik kazanmasi yönündeki gelismelere destek vermistir. Sonunda ortaklasa alinan bir karara göre, Bistriça dersinin sol tarafindaki Prizren bölümü bütün olarak devlet korumasi altina alinip eski haliyle korunmasina gidilmistir. Sag taraftaki bölümde ise her türlü gelisme ve ilerlemelere gidilecegi bildirilmistir. Gerçekten de 60’li yillarda Prizren’de kentlesme açisindan büyük degismeler meydana gelmistir. Çogu eski eserler yiktirilarak yenileri insa edilmistir. Tabakhane semtinde çogu yerler onarilmistir. Sehir içinde Bistriça deresinin yalisi yapimi için, tüm degirmenler kaldirildi, giris ve çikislarda mevcut olanlar yiktirilmamistir. Merkezde Saraçhane Çarsisi, Arasta Çarsisi ve Kuyumculuk çarsilari ortadan kaldirilmistir. Buralarda sehir merkezi, yeni caddeler, posta, banka, otel “Theranda”, Kültür Evi gibi yeni objeler kurulmustur. Daha sonra bu kentlesme yöntemiyle daha birçok önemli eserler de yiktirilarak yenileri insa edilmistir, tasra arazilerinde ise yeni semtler meydana getirilmistir: Lakuriç, Ortakol, Tuzsuz Bu ve diger girisimlerle Prizren büyük bir ölçüde iç fizyonomisini degistirip, eski ve yeni kültürlerin kaynastigi, önemli bir yönetim, turistik ve endüstri yerlesim yeri olarak gelismeye baslamistir. 1999 yilinda meydana gelen savasta, Kosova’nin diger kentleri gibi Prizren’de bu savas etkisinde kalarak agir bir dönemden geçmistir. Savas sonrasi Prizren’in her yönlü gelismesi yönünde UNMIK ve NATO güçleri yani sira yerel seçimlerinde kurulan Belediye Meclisinin de çaba sarf ettikleri görülmektedir.
Kaynak:www.cevdetprizrenli.tr.gg
Bugün 27 ziyaretçi (35 klik) kişi burdaydı!